İnsanları anlamak
İnsanlar doğruları bilir mi, gerçekten akıllılar mı?
Kur'an'da sürekli olarak "hiç düşünmez misiniz?", "akıl sahipleri için..", "insanların çoğu ziyandadır..", "insanların çoğu cehennemliktir" ifadeleri yer almaktadır. Kıyamet sonrası insanlar yeniden diriltilip hesaba çekilecekleri zaman melekler "ya Rabbi, kaçta kaçını cehennemlik ayıralım" derler. Allah "her 1000'de 999'unu cehennemlik ayırın" der. Bütün bunlardan ne anlıyoruz? İnsanların çoğu yanlış safta ve yanlış yoldadır, cehenneme layık bir hayat sürdürmektedir, sadece kendi nefsinin hevesine uymaktadır. Dolayısıyla da akıl, feraset, basiret, ahlak, iman, onur sahibi hakiki Müslümanlar haricindekiler tamamen yanılgı içindedirler. Onları yanıltan bir sürü etken vardır ve bu insanlar hiçbir şeyi sorgulamazlar. Önlerine getirilenleri sosyal çevre ve yaranma düşünceleriyle hemen kabul ederler. Modernist, popülist, süper egolu, kendini beğenmiş, nefsine tabi olan kişiler gösterişçilik uğruna gerçekleri görmezden gelirler, aldatılmaya ve kullanılmaya razı olurlar.
Son 2 yıl içinde insanların çoğunun gerçekte akıllı olmadıklarını gördük. Akıllı görünüp te belli şeylere karşı koyma eğilimi gösterenlerin bile bir sürü saçma sapan düşünce ve hareket içinde olduklarını da anladık. O yüzden, bundan sonra kendisini korumak isteyen iradesi yüksek insanlar diğerlerinden onaylama, destek, takdir beklememelidir. Zira onca şeytanlaşmış insan dünyayı yangın yerine çevirirken onları alkışlayan bu insanlara güvenilemeyeceğini en sert şekilde öğrendik. Bizim için en olmadık düşünceler ve zorbalıklar düşündüklerini dahi duyduk.
Ne aile fertlerinden, ne arkadaşlarımızdan, ne diğer insanlardan herhangi bir tavsiye almayacağız ve takdir de beklemeyeceğiz. Bunu peşinen kabul edelim ve bundan sonraki hazırlık ve tedbir çalışmalarımızı buna göre yapalım. Onlara yaptığımız çalışmalardan bahsetmeyelim. İnsanların çoğu vasattır ve doğruları göremezler. İnsanların çoğu "son anda gol atma" düşüncesindedir. İnsanların çoğu kaderci bir yaklaşımdadır ve adeta Allah'ı sınava sokmaya çalışmaktadır. İnsanların pekçoğu kıskançtır ve sizi demoralize etmeye yatkındır. Çünkü onların kontrolü şeytanlarının ve nefslerinin elindedir.
"Bana göre doğru" diyenlerin oranı % 99,999'un da üzerindedir. Bir konu için doğru her insana ve hatta her insanın gün içindeki 20 farklı duygu haline göre değişiyorsa bir günde bir konu hakkında 160 milyar farklı doğrudan bahsedilir. Halbuki doğruya giden yol tektir, yanlışa ise binlerce yol gider. Milli, manevi ve dini açılardan zihniyetimize, değerlerimize, kültürümüze, ahlakımıza, onurumuza, ülkülerimize ve menfaatimize bakarak tek bir doğru belirlememiz akılcı ve imanlı olanıdır. Allah bizden tedbirli olmamızı ve sonra da tevekkül etmemizi yani takdiri Allah'a bırakmamızı emrediyor.
Hz.Nuh kavmine "Allah yoluna girin ve bu gemiye binin" dediğinde "sen, görmediğin bir ilaha inanarak şu kuru havada yağmur yağacağına, bizlerin de ölüp gideceğine mi inanıyorsun? Delirmiş olmalısın" demişlerdi. Hatta kendi çocuklarından birkaçı dahi ona inanmamıştı. Nibiru'nun yani Tarık'ın gelişi ile birlikte dağlardaki ve kutuplardaki buzullar aniden eriyince su baskınları ve tsunamiler söz konusu oldu. Şiddetli yağmur da başladı. Nibiru'nun kuyruklarından dünyaya düşen meteorlar ve ateş topları deniz sularının bir kısmının aniden buharlaşmasına sebep oldu. Sonra da o buhar yağmur olarak yere indi. Böylece tufan koptu. Deniz suları 4000 metreye kadar yükseldi. Zira Hz.Nuh'un Gemisi Ağrı Dağı'nın 4000 metre yukarısındaki buzullarda bulundu. Sonuçta Hz.Nuh'un kavmindeki kafirler öldü gitti. Alayları esnasında "biz dağlara kaçar kurtuluruz" bile demişlerdi. Hiç te öyle olmadı. Bugün de Hadisler, Hz.Ali'nin ve 1500 yıldır gelen büyük alimlerin anlatımları bize rehberlik ediyor. Biz de bunlara binaen tedbirler alıyoruz ve hazırlıklar yapıyoruz. Zira günahın ve akılsızlığın dibine batmış insanlar kendilerini "olağanüstü Müslüman" görme kendini beğenmişliğini dahi göstermekten çekinmiyorlar. Dünyada şeytanlar tarafından aldatılıyorlar ve kullanılıyor, ahiretlerini de cehennem olarak mühürlüyorlar.
Yapılan bilimsel araştırmalarda ise; insanların % 90'ının koyun tabiatlı yani sürü psikolojisiyle hareket eden, % 99,998'inden çoğunun gerçek akıl ile hareket etmeyen, % 95'inden çoğunun 50-60 zeka puanına sahip kişiler olduğunu göstermektedir. Türkler İslamilik sıralamasında ise 195 ülke arasında 165. sıradadır. Türkiye devleti İslamilik sıralamasında 195 ülke arasında 108. sıradadır. "Dünyanın en iyi üniversiteleri" sıralamasında Türkiye'den hiçbir üniversite yoktur. Türkiye'de bilimsel makale üretme de çok düşük seviyededir. Türk akademisyenler dünya sıralamasında 195 ülke arasında 145. sıralardadır. Yeni Dünya Düzeni şeytani projesini benimsemede Türkiye ve Türkler dünya sıralamasında 1. sırada bulunmaktadır.
İnsanlardan gerçek doğrulara destek beklemek mümkün mü?
İnsanlar "konforlu yalanlara" çok daha rağbet gösterir. Zira insanlar kişisel çıkarlarına yönelmiş durumdadırlar. "Sıkıntılı gerçek doğrular" hele ki hiç Türklere göre değildir. Geri zekalı bir ünlünün saçma sapan hareketine ve sözüne onbinlerce beğeni ve yorum yapan insanlar, gerçekleri anlatan bir insanın gönderisine birkaç beğeni yapabiliyor. Eğlenceli saçmalıklar için aklını hiç çalıştırmazlarken ciddi doğrular söz konusu olunca nefsleri ve şeytanları devreye giriyor. Sorgulama, araştırma, düşünme gibi akli melekelerini terk etmiş ve amip seviyesinde yaşayan pekçok insan bulunuyor. Aklı başında insanlar bütün bunları göz önünde bulundurarak düşüncelerine ve amellerine yön vermelidir.
Çevrenizden destek bekliyorsanız onu bırakın. Zira insanların çoğu daha yaşadığı çağı idrak edememiştir. Küreselciler "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, kölelik düzenine alışın" dedikçe insanımız "biz onlardan elbette kurtuluruz" kafasına girmektedir. Dünyayı yöneten bir güç size kontrolü bırakır mı? Oyun üstüne oyun oynuyorlar. Atalarımızın düne kadar "kafir" deyip savaştığı Küreselciler ve onların uşakları, bugün imana mı geldiler de bizim dostumuz oldular? Bin yıldır bizi yok etmek için uğraşan karanlık güçler hakikate mi erdi de bizim iyiliğimizi düşünüyorlar? Kesinlikle hayır. Sadece içimizdeki karanlık ruhlar onlara katıldılar. Belki de sizin yakınlarınız bile onların uşaklığına soyundular da sizin haberiniz yok. Küresel çetenin şu sözüne dikkat edin: "Dünyada 2 milyar insan direkt ya da dolaylı olarak bize ve bizim amacımıza hizmet eder". O yüzden başkalarında doğru yolda uğraşlarınız için destek beklemeyin.
Zeka seviyesi son 90 yıldır her 10 yılda bir 7,4 puan düşüyor. Doğrularımızın kaynağı olan milli, manevi, dini referanslardan elde ettiğimiz bilgiler ile tecrübelerimizi birleştirerek doğruyu bulmak ve o yolda sabır göstermek akıldır. Milli, manevi ve dini kimliğimiz, kişiliğimiz, karakterimiz, kültürümüz, zihniyetimiz, değerlerimiz, ülkülerimiz, ahlakımız, menfaatlerimiz bize doğruyu bulma yolunda rehberlik eder. Kaç kişi bugünlerde bunlardan bahsediyor? Herkes keyfe keder konuşuyor ve hareket ediyor. Türkiye'de kitap okuma oranı % 0,002. Bunların da % 98'i test ve okul kitapları okuyor. Maalesef ülkemiz insanının Genel Kültürü "yok" seviyesinde. Birçok akademisyenin de durumu aynı. Kavrama kabiliyetinin son derece düştüğünü ve öğrencilerin alık alık baktıklarını eğitim bakanları bile defalarca söyledi. Yazı yazmasını da bilmiyor insanımız. Analiz yapma konusunda sadece popülist konularda alkış almaya dönük pasif ve karanlık tiplerin yayınları var. Yaşadıkları çağı anlamıyorlar ve bir yerlere hizmet peşindeler. Ülkemizde akademik makale yazma oranı kişi başına 0,2. Onların da hepsi ya alıntı ya da uyduruk şeyler. Milli vefa diye bir şey kalmadı. Her şeyi para ile ölçen insan yığınları var. İlk fırsatta ülkesini bırakıp kaçma derdinde milyonlar var. Bilimi din haline getiren ve sorgulamayan insanların hali ortada. Bilimsel yalanları görmek bile istemeyen modernist zihniyette köle toplum oluşturdular. Herkesin iyi olduğuna inanan nesiller yetişti ve maalesef Küreselcilerin ekmeğine yağ-bal sürdüler. Gidişatımız hiç iyi değil. Böyle bir toplumda siz akıl almak, danışmak, destek görmek istiyorsanız onlar size sadece "gel sen de bizim gibi cahil ama mutlu ol" diyeceklerdir. Okuduğu okulda 3-5 kitap ezberleyip meslek sahibi olan, süper ego sahibi, popülist, boş işler ve zevk peşinde koşan, materyalist, kapitalist, diplomalı cahil, dine yabancı, kör taassup sahibi, ahlakı elden bırakmış, saldırgan ve küfürbaz insanlardan akıl almak istiyorsanız Twitter'da biraz gezinerek ülkenin halini anlamanız yeterli olacaktır.
Onlar kendi zihin hapishanelerinde yaşıyorlar ve gayet te mutlular. Size ne diye "gel beni de kurtar" veya "sen doğru olanı yap" desinler ki? "Sen de bize uy, farklı düşünenlere de düşman ol" diyeceklerdir. Onlar tamamen nefslerinin kölesi olmuş durumdalar.
Kendinize akıl, feraset, basiret, ahlak, erdem, bilgelik sahibi bir rehber bulduysanız onun neler anlattığına bakmalısınız. Geriye kalan kuru ve boş kalabalıktır. Hz.Nuh'un gemisine bir avuç insan bindi, diğerleri ise Hz.Nuh ile alay etti. Sonuçta akılsızlar zümresi kaybetti.
Bu zamanda ne yapmak gerekir?
"Fitnenin çoğaldığı zamanda başka yere gitmek vacip olur". Fitnenin ve fesatın içinde durup diğer insanlara karşılık vermek ve ülkeyi kaosa sürüklemek ise dinen haramdır. Hz.Muhammed (ASM) "ahir zamanda 3-5 koyunu olup insanlardan uzakta yaşamak çok daha güvenlidir, huzurludur" demiştir. Günümüz artık "ahir zaman" denilen vakti işaret ediyor. Kafirler ve Münafıklar "ahir zaman" kavramını dahi örtbas etmeye çalışıyorlar. Sanki bu dünya düzeni hep böyle gidecekmiş ve bütün insanlar da kardeşmiş, dostmuş, yoldaşmış gibi anlatıyorlar. Son 10,000 yıl içerisinde savaşsız geçen sadece 200 yıl vardır. Bin yıldır atalarımızın savaştığı ve "azılı kafir" dediği toplumlar bugün imana mı geldiler yoksa içimizdeki hainler onlara mı katıldılar? Baphomet, Lucifer, Deccal, Baal gibi şeytani karakterlerin rehberliğini öne süren İllüminati çetesi Yeni Dünya Düzeni Projesini 250 yıldır sürdürüyor ve nihayetinde de Tek Dünya Vatandaşlığı, Tek Dünya Devleti, Tek Dünya Dini, Tek Dünya Anayasası öne sürüyor. Bütün bunlar olurken de "insansız yaşam" denilerek "Türklerin Anadolu'dan silinmesi" faaliyetlerini ilan ediyorlar.
Ahir zaman olayları ve karakterleri meydana çıkmaya başladığında dominoların yıkılması gibi peşi sıra ortaya çıkacaktır. Nefes bile alamayacağız. Şuursuz insanlar biraz rehavete kapıldığı anda yenileri ile saldıracaklar. İmajı güzel tutacakları için akılsızlar olanları isteyerek kabul edecekler. Bizim onca olayla baş etmemiz mümkün değildir. Sadece Güneşin batıdan doğuşu ile birlikte şunlar olacak: "Türkiye Güney Yarıküreye geçecek, iklim değişecek, saatler değişecek, bitki örtüsü değişecek, toprak yapısı değişecek, yabani hayvanların dağılımı değişecek, manyetik kutuplar değişecek, insan beynindeki hormonların ve kimyasalların işleyişi değişecek, enerji Ley hatları ve boyut kapıları etkilenecek". Ahir zaman hakkında hadislerden birisinde ise "bir zaman gelir; şeytanlar şehirlere dolar ve melekler ise kırsala kaçarlar". Küresel ve evrensel enerjilerdeki değişimler çok artacak, namlı cinleri ve şeytanları bağlayan tılsımlar kırılacak, boyut ve enerji kapıları açılacak, şeytani yapılar insanlara en şiddetli saldırılarını yapacak, şeytani varlıklar insanlar tarafından çıplak gözle görülebilir hale gelecek.
Böyle bir zamanda:
1. Yerleşim yerlerinden (şehirler, ilçeler, köyler, kasabalar) uzaklaşmak gerekmektedir.
2. Kırsalda geçici veya kalıcı (duruma göre) yerleşime geçmek gerekmektedir.
3. Olası doğal, göksel ve insana bağlı afet ve felaket 25'in üzerinde halle karşı tedbirler ve hazırlıklar yapmak gerekmektedir.
4. Yaşadığımız çağı iyi anlamak ve değerli insanları lider, rehber, öğretici edinmek.
5. Akıllı, ferasetli, basiretli, ahlaklı, imanlı, şuurlu insanlarla aynı safta durmak, mücadele etmek ve istikamet üzere durmak gerekmektedir.