top of page

Yıktım perdeyi, eyledim viran




Yaşamda her şeyin bir bedeli var. Şöyle bir bakıyorum; birçok insanın elinde iPhone'dan aşağı telefon yok, ellerde sigaralar ve Kaka-Kolalar, kafanın içinde eğlenceye dair yeni projeler, dillerde tatiller, ev ve araba hayalleri üzerine diyaloglar, vs. Allah daha çok versin, kimsenin malında gözümüz yok. Ama onca malın ve paranın içinde yüzmesine karşın hala ağlayan ve "yok" edebiyatı yapan bir sürü insan var. Para para üstüne ve mal mal üstüne yığan niceleri var. Çok fakirler de var ama onların internete girecek paraları bile yok.


50 yaşındayım. Dünyanın birçok yerini gezdim, birçok alanda liderlik ettim, birçok yapı kurdum, birçok işin altına girdim. Hiçbir zaman masabaşında oturup ta ona buna emir vermedim. Her uğraşımın ve ülkümün amelesi oldum. Başkaları uyurken bile ben hep çalıştım. Hem de hemen hiçbir zaman kendi çıkarım ve rahatım için uğraş vermedim, yaptığım işler hep başkalarının rahatı ve güvenliği içindi. Bana bir sorsanız "neyin var" diye "çok şeyim var ama hiçbir şeyim yok" derim. Kendi keyfim için kullanamadıktan sonra..


43 yıldır okuyorum, araştırıyorum, inceliyorum, pratiğine dalıyorum, yazıyorum, anlatıyorum.. Açıkçası milyonlarca insanın yapmadığını, yapamadığını ben birkaç günde yapıyorum. Zira milyonlarca insan ömrünü beyhude yere geçiriyor, boşa tüketip duruyor. 50 yıldır hiç tatil yapmadım, çoğu zaman geceleri dahi sabahlara kadar çalıştım, ondan bundan bir şeyler alıp ta ortaya koymadım, mal istiflemedim, keyfim için zaman geçirmedim ve kaynaklarımı tüketmedim. Aklınıza gelmeyecek imkanlarım var ama sade bir Türkmen'im. Bütün bunları çoğunlukla da çevremdeki insanlar beni anlamaksızın ve bana engel olmaya çalıştıkları halde yaptım. Yanımda gibi görünen birçoklarının aslında yanımda olmadıklarını da bildim. Bütün bunlara rağmen geleceği gördüğüm için fayda üretmeye çalıştım.


50 yaşına gelip 10 tane kitabı zor okumuş ve ömrünü 30 kelime ile tüketen adama 72,000+ kitap okumuş ve gününü 400-500 kelime ile bitiren bir insan çok bir şey anlatamaz. Ama yine de aklı ve vicdanı gereği anlatmaya çabalar. Çünkü aynı kaderi paylaştığı insanlar onlar. 43 yıllık genel yüksek kültür ve 34 bilim dalında en az orta seviye bilgi, 25 yıllık haritalama ve kartografya tecrübesi, 2 yıllık Astronomi ve Nibiru takibi, 30 yıllık Küreselci takibi, 2 aylık yoğun yazım ve üretim aşaması.. Çalışmalarımın temelinde bunlar var.


2. websitemi açtım ve bir sürü makale yazdım. Anlaşılması için de sade anlattım. Ama bunları okuyan yok, söylemediğim şeyleri söylemişim gibi anlatan çok. Hiçbir çalışmamı başka kişilerden ve gruplardan almadım. Hepsi benim özgün çalışmalarımdır. Herkes istifade etsin diye; Telegram gruplarında ve websitemde pekçok ders yaptım ve makale yazdım. Hangi risk analizlerine bakacaklarını ve haritaları nasıl hazırlayacaklarını insanlara ÜCRETSİZ anlattım. Ama kaç kişi itibar etti ve kaç kişi uğraş verdi? Biri dedi "benim şehrime baksana", öteki dedi "benim şehrim".. Oturup ta şehir şehir çalışma yapmak aklımda yoktu. Ama durmadan bana soruyorlardı. Ama herkes te bedava istiyordu. Bedava verdiğimdeyse itibar edilmiyordu. Boşuna zaman ve emek harcıyordum. Ben de emeğimin karşılığını istemeye karar verdim. Ama çatal dilini uzatan nice akılsız çıktı.


Benim ne övgüye, ne paraya, ne akılsız insanların öğütlerine ihtiyacım yok. Her tarafından gösteriş fışkıran insanların 100 lira için saatlerce pazarlık etmesi de beni üzdü. 2 tost parası için o kadar kavga eden kişinin cebinde 15bin liralık Ayfon vardı. Cahil ve ahmak insanlar daha ne yaptığımı, nasıl yaptığımı, niçin yaptığımı anlamadan mabadlarından uydurdukları şeyleri orta yere kustular. Çoğunun benimle başka husumetleri vardı. Benden bir şeyler bekleyenler vardı ve alamayınca saldırıya geçtiler. Bir tanesi açıktan "bana 1 Bitcoin ver yoksa seninle uğraşırım" diye tehdit bile etti. Ama akılsız pekçok insan iftiralara ve karalamalara itibar etti. Yalanlara inanıp sırtını döndü. Zaten doğru ve düzgün işler yapana sırtını dönmek şeytanlaşmış kişinin marifetidir.


Bizim milletimiz eskiden az çok iyi niyetliydi. Ama şu anda ne iyi niyet kaldı, ne samimiyet kaldı ve ne de doğru insanı rehberlik edinmek. Hatta milletimizin çoğunun ruhu çamur, kalbi bataklık, aklı ise bulaşık süngeri gibi. İyiliği filan kimse kimsede aramasın. İyiliği, doğruluğu, gerçek ilmi, halis alimi, gerçek aklı, samimiyeti öldüren bizim milletimizdir. Kimse "emperyalistler şöyle", "Küreselciler böyle", "İllüminati şöyle" diye bütün suçu onlara atmasın. Düşünce, amel, istikamet ile onlara destek veren de insanımızdır. Kendisini "iyi" zanneden niceleri aslında kötüdür. Sadece kötülüklerini içselleştirdikleri için nefslerinin yaptıklarını ve isteklerini iyi zannetmektedirler.


Şimdilerde benim yaptığım çalışmaları beğenmeyenler de var. Daha iyisini yapabilecek olsalardı bana gelmezlerdi. Yapabilirse yapsınlar, biz onlardan alalım. Karşıdan ahkam kesmek kolay. Emek sahibine hürmet kalbi ve aklı düzgün kişinin işidir.

Yaptığım çalışmaları hiçbir devlet, hiçbir millet, hiçbir teşkilat, hiçbir insan yapıp ta size vermez. Sizi kendi milletinizden başkası sevmiyor, kendi milletiniz dahi sizi sevmiyor. Şu yaptığım çalışmaların 1 sayfasını servet ödeseniz yaptıramazsınız. Ama anlamadığı işe gelişigüzel yorum yapmak, insanın kendisini maddah görmesi için de bir süper ego unsuru halini almıştır. Yaptığım çalışmalar eşsiz ve son derece kıymetli. Onun değerini günü geldiğinde elinde olanlar anlayacaktır. Diğerleri için zaten umut ta yok.


Kendisini evliya zannedip "Allah bizi korur" diyenlere de şaşmamak elde değil. Bu dünya, insanlar, doğa için ne yaptın da kıymete bindin? Allah katında seni sonsuz değerli kılan nedir? Senin Allah ile yaptığın bir anlaşma mı var? Bu rahatlık nereden geliyor?


Anlayana sivrisine saz, anlamayana davul zurna az. Elimden geldiğince bu zamana kadar anlattım. Onca yayımda beni destekleyen ve gerçek ilmi bilgiler paylaşan çok az insan oldu. Nefsinin kölesi olmuşlardan çok fazla sayıp söven de oldu. Küreselci sosyal medya alanlarında en çok engellenen ve en çok hakarete uğrayan insanım. Çünkü doğruları anlatmaktan çekinmedim. Türk Milli, Manevi ve Dini değerlerinden bahseden ve düşmanlarımızı açık açık anlatan ta bir tek ben oldum. Diğerleri üstü kapalı geçtiler.


Pek çokları sessiz sedasız öteye göçüp gidiyor. Küreselciler yeni bir pandemim ile uğraşmasalar da birçok projelerine devam ediyorlar. İnsanlar gevşedi, umursamazlıklarına devam ediyorlar, eski kafalarına geri döndüler. Tam da Küreselcilerin istediği şey. 5 kilosu 10 lira ucuz unu alabilmek için geceden market önüne yatan ve kavga dövüş 10 paket unu alıp 3 dakikada bitiren insanlar; bu hayatı kendilerine layık görenlere tek laf etmiyorlar ve gösteri yapmıyorlar. Bizim de böyle bir millete söyleyecek lafımız kalmadı.


Ömründe hiçbir şey üretmemiş ve iki lafı bir araya getirip düzgün cümle kuramayan insanlar kalkıp ta bana akıl vermesin. "Sen de bu çalışmalardan neden para istiyorsun" da demesinler. Onca uğraş verdiğim ve zaman harcadığım yayınlar için elbette ki para isteyeceğim. Sen işe gidiyorsun, bedavaya mı çalışıyorsun? Ben zamanımı, emeğimi, elektrik, bilgisayar amortismanı, internet harcıyorum. Yani her yazdığım satırın bir maliyeti var. Üstelik dünyanın en pahalı şeyi de "bilgi". Bilgiyi küçümseyip bedavaya elde edilebilen bir şey gibi görürsen yanılırsın. 1 sayfa yazı yazmak için bir insanın en az 50-60 tane kitap okumuş olması gerekir. O kitaplar da bedavaya alınmaz. Üstelik onca yazıyı akıl süzgecinden geçirip faydalı bir bilgi haline getirmek te her kişinin yapabileceği bir iş değildir. Birçok gazeteci, araştırmacı ve yazar dahi doğru ve düzgün cümle kurmaktan acizdir. Yazdıklarına bakarsanız da başkalarının bin defa ele aldığı konulardan seçmedir. Çoğu zaman benim en az birkaç yıl önce bahsettiğim şeylerden popüler araştırmacı ve yazar kişiler daha yeni yeni bahsediyorlar. Ama sanki yeni bir şey anlatıyorlarmış gibi insanlar onlara itibar ediyorlar. Çünkü insanların derdi bilgi öğrenmek değil, popülizm üretmektir ve popülist kültürün içinde yer edinmektir. Ciddi sağlık sorunlarım olduğu halde görmezden gelip 2 yıldır bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Dinleyen dinledi. beni sevdiğini ve takip ettiğini söyleyen birçokları maalesef kendi ifadeleriyle "dışarıdan" ve "sessizce" izliyorlardı. Bu bana hiçbir zaman samimice ve dürüstçe gelmedi. Bu kadar korkaklık ve bencilik olmaz. Senin için uğraşan insana destek vermeyeceksen sen ne işe yararsın? Senin beni izlemenin ne ehemmiyeti var? Sosyal medya onca yazı paylaşmama rağmen altına iki satır destekleyici yorum yazmadıktan sonra senin ne samimiyetin var? Kuru kuruya destekleme olmaz. Ekim-Kasım arası işlerimi toparlayacağım. Ondan sonra da bırakacağım. Çok yoruldum, hastayım, insanlardan yana umutsuzum ve bu ülkenin de bittiğine inanıyorum. Bu ülkenin artık bir geleceği yok. Kasım ayından itibaren sadece sağlık sorunlarımla ilgileneceğim. Herkes her şeyi biliyor ve her şeyi bizden iyi yapabileceklerine inanıyorlar ya.. Buyursunlar yapsınlar da görelim. "Yaparım" deyip te ağlayarak bana geleni çok gördüm. Yıktım perdeyi, eyledim viran; varayım sahibine haber vereyim heman..

60 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hristiyanlıkta 7

Yedi Tılsım Derğahı Hıristiyanlıkta 7 sayısına kutsal sayı olarak Yeni Ahit (İncil)'te sıkça rastlanmaktadır. Mükemmellik sayısı olan Yedi, Tanrı'nın dinlenme gününü sembolize etmekte ve aynı zamanda

bottom of page