top of page

Yarım Kalmayın

Bizi yeni tanıyorsanız kitabın ortasında okumaya başlamışsınız demektir ve muhtemelen anlatım tarzımız ve anlattıklarımız hoşunuza gitmeyebilir. Biz milletini, devletini, ülkesini, dinini, örfünü, töresini, ülkülerini "gerçek manada" seven ve korumaya çalışan insanlarız. İkiyüzlülerle ve ikiyüzlülük ile işimiz yoktur. Doğruları anlatırız ve önce insanların zihinlerini toparlamalarını isteriz. Bunun için insanlara yardımcı oluruz paylaşımlarımızla. İnternette bulunma amacımız sosyal kalmak değil, doğru ve faydalı bilgileri insanlarla paylaşmaktır. Yani bilgi çarpıtmayı ve insanları aldatmayı bertaraf etmektir. Küreselciler ve kontrollü muhalefet yapanlar bunu yapıyorlar. Biz doğruları nasıl söylüyoruz? Çünkü sağlam kaynaklar kullanıyoruz ve onları da açıklıyoruz. Keyfi açıklamalar yaparak altını boş bırakmıyoruz. Ahir Zamanı insanlara tanıtmak ve insanların kaotik afetlere hazırlanmaları için uyarılarda bulunmak ise ikinci uğraşımızdır. İkna etmek bizim görevimiz değil sizin kendinize karşı görevinizdir. Siz kendinizi ikna edememiş iseniz biz edemeyiz.

Kendinizi yarım bırakmayın, egonuza yenik düşmeyin, umursamazlık yapmayın, aklınızı kullanın ve hala boş işlerle kaynaklarınızı tüketmeyin. Artık dünya sahnesinin sondan bir önceki perdesindeyiz. Son perdeyi görmeyi zaten kimse istemez. O perdede tiyatro da yıkılacak ve insanlar yıkıntının altında kalacaklar.

Önce kendimize gelelim

Öncelikle şu yazıyı okuyun ve içinde bulunduğunuz halden sıyrılın: Epifiz Bezinizi Aktive Edin

16. yüzyıl Fransız filozoflarından Rene Descartes, epifiz bezini ‘Bütün düşüncelerimizin olduğu yer.’, ‘Ruhun tahtı.’, Canlı ve saf bir alev.’ gibi cümlelerle tanımlamıştır. 

Eski zamanlara oranla epifiz bezi gerek florür kaynaklı, gerekse de yiyip içtiğimiz paketlenmiş gıdalar sebebiyle küçülmüş ve kireçlenmiştir. Florür; bugün içtiğimiz hazır sularda, musluklarda, dış macunlarında dişi beyazlattığı safsatasıyla bol bol bulunmaktadır. Özellikle gece epifiz bezimizin çalışmaya başladığı saatlere yakın dış macunu ile dişlerimizi fırçalamak, sanırım bu durumun farkına varan bir insan için faciadan başka bir şey değil. 

 

Vatikan, masonlar, illuminati gibi aileler epifiz bezine oldukça önem veriyorlar. Bu üst tabaka, bezin sağladığı mistik güçlere sahip çıkarken, orta ve alt tabakaya sundukları ve kullanmaları için teşvik ettikleri kimyasallarla bundan mahrum bırakılıyor. 

 

Öyle bir sistem kurmuşlar ki tüm zaruri, birinci dereceden, ihtiyaçlarımız için kullandığımız hemen hemen her şeyle çepeçevre sarılmış durumdayız. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü uyanmamızı istemiyorlar. En iyi yönetim şeklinin pasif saldırı olduğunun farkındalar. 'En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.' demiş Sun Tzu. Uyuyan toplumlar kaybetmeye mahkumdu. Ta Sümerler tarafından  bilinen bir organın yüzyıllarca tam olarak açıklanmayıp, henüz birkaç on yıllık çalışmaların gün yüzüne çıkmasını başka nasıl açıklayabilirsiniz? 

  

Epifiz bezi doğduğumuz andan iki yaşına gelene kadar gelişir. İyi korunmazsa oniki yaşına gelindiğinde kireçlenir. Yetişkinlerde uyku halindedir. Bu organı aktif hale getirmek zor olmamakla birlikte bunu sürdürebilmek oldukça zordur. Tek iyi haber, bezin kireçlenmesine yol açan her şeyi tüketmeyi bıraktığınız andan itibaren beziniz esnekliğine kavuşmak için can atar bir vaziyette yavaş yavaş kendine gelmeye başlıyor. 


Öncelikle işe içilen sudan başlanmalı. Bana göre en zoru bu. Florür içermeyen suyu dışarıda, herhangi bir bakkalda veya markette bulmanız çok zor. Evde suyu arıtan cihazlar mevcut ancak güvenilirlikleri tartışılır. Yediğiniz yemeklerin suyunda da bundan kullanmanız gerekli. 

 

Bir diğer konu paketlenmiş gıdalar. Hepsi uyuşturucu gibi. Size sahte cennetleri, hazları sunmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Sadece epifiz bezini temizlemek istediğiniz için değil, abur cuburu bırakmak, bugüne kadar kendinize yapabileceğiniz iyiliklerin en büyüğü olacaktır. Aşağıya iki tane belgesel tadında filmin linkini bırakacağım. İzleyin, gerçeği görün.


'Tükettiğini üret.' diyor Aeden'da Azra Kohen. Şehir yaşamında bu neredeyse imkansız. Günlük koşuşturmacalarımız arasında o daracık kutu evlerimizin neresinde yetiştirebiliriz ki yediklerimizi. Köye taşınmayı düşünenlerin çoğunun fikir temelinin buradan geldiğine eminim. Eskiye dönüşler elbet bir gün olacaktır ve olmaya başlamıştır. Tabi insanoğlu azla yetinmesini öğrenirse.


Peşinden meditasyon, yüksek rakımlı yerlerde bulunmak, karanlık ortam ve az yemek geliyor. Tapınakların dağın taşın tepesine yapılması tesadüf değil tabi ki. Epifiz bezi karanlıkta daha etkindir. Aynı zamanda uykumuzu getiren melatonin hormonunu da salgılar. Bir şeyi ne kadar istediğinin hendikapı gibi. Uykunu yenersen, kavuşacağın bir şey var, dercesine. 


Evliyaların mağaralara çekilip, yaşamlarını sürdürecek miktarda yiyecekle ibadet halinde olmaları, epifiz bezinin aktifleştirilmesidir. Bu sayede Allah ile aralarındaki o maddi dünya perdesini kaldırıp manevi aleme geçiş yapma isteğindedirler. 

Aynı şekilde az yemeyi, az uyumayı ve az konuşmayı tavsiye eden dinimiz, bizi bu dünyevi çılgınlıklardan korumak için her şeyi söylemiştir. Ancak ne yazık ki bazı kendini marjinal sanan kesim, dini açıdan söylenen bu sözlere vaktinde küçümseyici bakışlar atarken, şimdi ise meditasyon ve detoks adı altında bunları yapmaya başlamışlardır. Hayat gerçekten çok garip. Kınadığınızı size yaşatmadan göçmenize izin vermiyor.
 

Hazreti İsa’da ‘az yiyiniz ki kalbinizde Rabbinizi göresiniz’ demiştir.

Sonuç olarak, epifiz bezi insanı maddi alemden uzaklaştırıp ona manevi alemin kapılarını aralayan; Hoca Ahmet Yesevi, Ahi Evran, Yunus Emre, Geylani gibi tasavvuf alanında oldukça ilerlemiş alimlerin o kapılardan geçtiği, mistik bir dünya olarak tanımlanabilir. 

Epifiz beziniz kapalı olursa dünyada olup bitenleri algılayamazsınız ve beyninizin düzgün çalışmasını sağlayamazsınız. Epifiz bezi tıkalı olan insanları gütmek çok kolaydır. Böyleleri algı yönetimine ve manipülasyona çok açıktırlar. Küreselcilerin tam da istediği insan tipidir. Mankurtlaşmış ve sürü psikolojisi ile hareket eden insanlar..

Sonra bizi anlamaya başlarsınız

Blog alanında çok fazla bilgi ve belge vardır. Bugüne kadar çok fazla paylaşım yaptık. 3 yılda 60000 sayfadan fazla ücretsiz doküman paylaştık. 7 farklı dilden neredeyse 20000 sayfa çeviri yaptık ve 5000'den fazla da patent inceledik. Milletimizin selameti için elimizden gelenin fazlasını yaptık. Bizim kadar çok çalışan ve üreten başka kimse olmadı. Bizim en önemli farklarımızdan birisi de "olumsuz koşullara karşı çözümler üretmek" olmuştur. Bunu yapabilen başka kimse de olmadı. Meydanda gördüğünüz popüler kimseler sadece kendi menfaati için gazetecilik yapmaya çalışan insanlardır. Onları kötülemiyoruz ancak insanlara herhangi bir çözüm sunmadıkları da aşikardır. Sadece sorunları anlatıp geçiyorlar.

Biz afet kampları olarak obaları düşünürken büyük ve kaotik olaylar meydana geldiğinde insanların sığınabileceğini ve dayanışma içinde olabileceği yapılar olarak düşündük. Afet ve felaket içerisine olası yangınlar ve insan eliyle gelebilecek olaylar da dahildir. Ama insanlar maalesef çok sığ düşünüyorlar ve umursamıyorlar. Eğer gerçekten idrak etselerdi bugün sonraki aşamaları düşünüyor olurduk ve kendimizi afetlere karşı daha dirençli kılardık. Yayınlarımızın dünyada dengi yok. Ama milletimiz bir o kadar da umursamaz. Kendi yakın gelecekleri adına kötü kararlar verdiklerinin farkında bile değiller.

 

Bir de bizim gibi insanların elindeki maddi imkanların iyi olmasının önemi büyüktür. Zira bizim gibi insanlar çözüme dayalı gerçek çalışmalar yaparlar. Bu alanlarda çözüm sunmuş başka birisi veya başka bir yapı var mı? Ama bizim imkanlarımız kısıtlı kaldıkça çalışmalarımız da küçülür. O zaman fazla bir şey yapamaz hale geliriz. Bu aslında milletimizin zararınadır. Ne yaparsanız kendinize ve ne yapmazsanız da kendinize. Ülkemizin zenginlerini bize destek vermek için harekete geçirebilirsiniz, kitaplarımızdan ve yayınlarımızdan alabilirsiniz, imkanınız varsa bizi destekleyebilirsiniz. Biz kendi imkanlarımızla bugüne kadar elimizden gelenin fazlasını yaptık. Ama kapitalist ve materyalist dünyada birileri sizi fonlamıyorsa veya iyi-kötü demeden para bulmak için farklı yöntemlere girişmiyorsanız işiniz zordur.

 

1. Bizim gibi insanların sürekli araştırma yapıp incelemesinde ne büyük faydalar olduğu buradan ortaya çıkıyor. Çoğu insanın faydalı bilgilerden ve çözümlerden haberi bile olmuyor. Bizim gibi insanları izleyerek bilgi sahibi oluyorlar. Bir de çözüm diye internette gösterilen yöntemlerin işe yarayıp yaramadığını da bizim gibi insanlar araştırıp buluyor. Bizim gibi insanların sayısı çok az. Konuşup duran çok az insan var ama derinlemesine araştırma yapan çok az insan var.

 

2. Bizim gibi insanların arşiv kayıtları tutmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Arşiv kaydı tutmanız için elinizin altındaki bilgisayarların tam donanımlı ve harddisklerinizin de bol sayıda olması gerekiyor. Bunlar da kendiliğinden olan şeyler değil. Artık her şey çok pahalı.

 

3. Bizim gibi insanların konuları analiz edip gerçek ve işe yarar çözümler bulmasının önemi ortaya çıkıyor. Her gün türlü değişik konular meydana çıkıyor. Sağlık, teknoloji, bilim, sosyal konular, ahlak, din, kültür ve medeniyet anlayışı, vs. kategorilerde ortaya çıkan konuları derinlemesine araştırıp analiz edecek kültür ve bilinç seviyesi yüksek insanların olması gerekiyor. O da dünyada şu anda bir elin parmaklarının sayısını geçmeyecek kadar az. Fikri bozuk akımlar her yanı sarmış. Sapıtmadan ve akılla yol alabilmek için rehberinizin sağlam olması gerekir.

 

Herkesin her şeyi yapmak için kültürel altyapısı, araştırma ve analiz kabiliyeti, zamanı, enerjisi bulunmuyor. O zaman bu işlerle hakikatli şekilde uğraşan insanları desteklemelisiniz. Ya da her şeyi oluruna bırakın. Yarın sıra size geldiğinde her şeyin ellerinizin arasından uçup gitmesiyle kendinize gelirsiniz.

Yaptığınız her şey kendiniz içindir ve yapmadığınız her şey de kendiniz içindir.. Ne ekersen onu biçersin. O yüzden egoyu bir kenara bırakıp faydalı uğraş verenlere destek çıkmak istediğinizde yapabilecekleriniz bellidir. Onlar da aşağıda bulunuyor.. İhtiyacımız olan malzemeleri bize sağlamak ve/veya direkt desteğinizi göndermek. Bütün bunlar olmasa bizim için daha iyidir. Bilgi zaten bizim kafamızın içinde ve sadece okuyarak bin misli hızla yol alabiliriz. Ancak öğrendiklerimizden ve gözlemlerimizden siz istifade edemezsiniz. 

https://www.atalaryolu.com/post/duyuru-firsatlariniz

 

Bülent Turgut

IBAN: TR07 0080 7000 2651 0736 3920 01

OKUMANIZ GEREKEN BAZI YAZILAR

Nelerle uğraşıyoruz nelerle..

Hazırlıklarınızı yapın

Mülkiyetsizleştirmede yeni adım

Onca güzel uğraşımıza kötü muamele

(Saygısız ve saldırgan kişilere yönelik)

Nibiru'nun kuyruk sürtünme bölgeleri

Neden insanlar Nibiru'yu her yerden göremiyorlar?

Daha fazla makale okumak için..

bottom of page